85 yaşındaki Muhammed Emtair ömrünü, evine döneceği umuduyla mülteci kampında geçirenlerden biri.
Birleşmiş Milletler Haziran soınunda bir ‘istatistik’ yayınladı. Eldeki verilere göre evinden edilmiş, mülteci olarak yaşamak zorunda kalan insan sayısının 50 milyonu geçtiğini duyurdu. Dünya ise, Stalin’i haklı çıkararak milyonların acısını ‘istatistik’ olarak gördü. Oysa, evlerinden edilenler bu rakamlar değildi, birbirinden tamamen farklı her biri özel hayatlar idi. Ramla yakınlarındaki köyünü 1,5 yaşında terk etmek zorunda kalan Filistinli Leyla Afaneh gibi. O günden beri evine döneceğine dair umudunu hiç kaybetmeyen o küçük Leyla şimdi 67 yaşında. Dile kolay!
Birleşmiş Milletler sadece bir coğrafyadan bahsetmiyordu tabi. Afganistan, Filistin, Güney Sudan, Orta Afrika, Myanmar, Somali gibi dünyanın her kıtasındaydı bu acılar, göç edenler. Bir de kucağında uyuyan 2 yaşındaki kızıyla İstanbul’un bir köşesinde dilenmek zorunda kalmış Suriyelilerdi bu insanlar. İşte 50 milyon olarak açıklanan bu rakam, birkaç ‘lider’in ağzından çıkan nefsî kararla evlerinden edilen insanlardı özetle. Bu insanların yaşam kaynağı ise -bizim kıymetini bilmediğimiz- memleket toprağına duyulan hasretti, bir gün evlerine dönme umuduydu. Hiçbiri huzurlu yuvasını, sıcak aşıyla mutfağını, akrabalarını bırakıp gitmemişti başka memleketlere, kaçmıştı onlar ya da sürülmüştü! Hayfa yakınlarındaki evini 4 yaşında terk etmek zorunda kalan Filistinli Nayfeh ebu Sba gibi. O yaştan beri Cenin mülteci kampında, evine döneceği günü bekleyerek yaşıyor hâlâ.
85 yaşındaki Muhammed Emtair de ömrünü, evine döneceği umuduyla mülteci kampında geçirenlerden biri. İsrail saldırılarından dolayı çocukluğunda evini terk edip, Kudüs’le Ramallah arasındaki Kalandiya kampında yaşamak zorunda kalmış on yıllardır. 70 yaşındaki Cemile Şalabi ise henüz 4 yaşındayken ailesiyle birlikte köyünü terk edip Cenin mülteci kampına sığınanlardan. 1948’deki savaşın ardından göçe zorlanan, mülteci durumuna düşen diğer yüz binlerce Filistinli gibi. Filistinlilerin ‘büyük felaket’ olarak hatırladığı o günleri yaşayanlardan biri de 85 yaşındaki Gaffur Abrurrahman. Genç yaşta evini terk edip Kalandiya kampında yaşıyor o da.
Onlar gibi yüzlerce, binlerce insan var eğer istatistiki olarak bakmak gerekirse. Ama onlar, daha anlamadan/anlayamadan evlerini terk edip, yabancı ellerde tüm zorluklara, hatta dışlanmalara rağmen yaşamayı başarmış hayatlar. BM’nin açıkladığı rakamlar ise, geçen onca yıla rağmen umutlarını kaybetmeden yaşamaya çalışan bu insanların sayısının, 2010’ların dünyasında artmaya devam ettiğini gösteriyor, biz evi olanlara!.. FAS